Tarihçesi

Marmara Adaları’nın Tarihi Yapıları ve Kültürel Mirası: Zamanın İzinde Bir Yolculuk

Marmara Denizi’nin büyülü adalarda, asırlık taşların sessizce anlattığı hikayeler günümüze kadar ulaşmıştır. Bu benzersiz coğrafyada, her köşe başında farklı bir kültürün izlerini görmek mümkündür. Marmara Adaları’nın tarihi yapıları ve kültürel mirası, yalnızca mimari eserler değil, aynı zamanda toplumsal dönüşümlerin ve tarihsel olayların canlı tanıkları konumundadır.

Tarihi Yapıların Dramatik Geçmişi

İstiklal Harbi yıllarının ağır koşulları, Marmara Adaları’nın tarihinde derin izler bırakmıştır. 1922-1924 yılları arasında adaların insansızlaştığı bu karanlık dönemde, değerli tarihi yapılar büyük zarar görmüştür. Korsanlar tarafından sistematik olarak soyulan evlerin pencere ve kapılarına kadar her şey sökülerek satılmış, adalar gerçek anlamda hayalet kasabalara dönüşmüştür.

İstiklal Harbi’nin sona ermesi ve Karabiga’ya göç eden adalı Türklerin evlerine dönüşü ile başlayan toparlanma sürecinde, adalara medeniyet vasıtalarının ulaşması 1950’li yılları bulmuştur. Tecrit faktörü ve ulaşım zorluklarının yarattığı bu gecikme, adaların kaderini uzun süre etkilemiştir.

1935 Depremi: Yıkımın Derin İzleri

4 Ocak 1935 tarihinde Marmara Adaları’nı 6 şiddetinde sarsan büyük deprem, tarihi mirasın %80’inin yok olmasına neden olmuştur. Uzun yıllar bakımsız kalan yapıların neredeyse tamamı bu doğal felaket karşısında dayanamamıştır. Halk korkudan evlerine girememiş, kıyı boyundaki sandallarda sığınmak zorunda kalmıştır.

Depremin yaraları uzun süre sarılamamış, nüfus yapısındaki yetersizlikler tarım alanlarının boş kalmasına yol açmış, köylerin gelişimi kısıtlı ekonomik koşullar altında kalmıştır. Lozan Mübadelesi sonrası Karadeniz sahil kasabalarından ve Trakya bölgesinden gelen ailelerin iskânı ile adalarda yeni bir demografik yapı oluşmuştur.

Günümüze Ulaşan Tarihi Hazineler

Tüm bu yıkımlara rağmen, özellikle Marmara Adası’nın kayalık zemininin sağladığı avantaj sayesinde bazı tarihi yapılar günümüze kadar ulaşabilmiştir. Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından tespit edilen ve röleveleri çıkarılan birçok ev, özellikle Gündoğdu ve Asmalı köylerinde bulunmaktadır.

Eğitim Mirası: Rum Okulları

  1. yüzyılın sonlarında Marmaralı Rum armatörlerin kendi cemaatleri için yaptırdığı okullar, adaların en görkemli tarihi yapıları arasındadır.

Georgios Kyriakides Rum Erkek Okulu (1910): Marmaralı armatör Georgios Kyriakides tarafından yaptırılan bu görkemli taş yapı, 2 katlı yüksek mimarisiyle dikkat çeker. Köyün üzerinde ana yolun altında konumlanan okul, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Balıkçılık Enstitüsü olarak kullanılmış, günümüzde ise Halk Eğitim Merkezi olarak hizmet vermektedir.

Pandeli Biraderler Rum Kız Okulu (1912): Pandeli Biraderler Armatörlük Şirketi tarafından inşa edilen bu yapı, Cumhuriyet döneminde Hükûmet Konağı vazifesi görmüştür. Atatürk Caddesi’nin sonunda inşa edilen subasmanlı taş bina, 2016 yılından beri restore edilmeyi beklemektedir.

Dini Mimari Örnekleri

Taksiarhis Kilisesi (1889): Ada Palas Oteli arkasında bulunan bu kilise, adanın en önemli dini yapılarından biridir. Ne yazık ki günümüzde harap durumda olan yapı, Bizans mimarisinin güzel örneklerinden birini teşkil etmektedir.

Merkez Camii: Alışılmışın dışındaki mimarisi ile dikkat çeken cami, dört köşeli taş yapısı, ahşap çatısı ve alçak minaresi ile özgün bir görünüm sergiler.

Sivil Mimari Örnekleri

Merkez Camii arkasındaki Türk Mahallesi ve ‘Kole’ burnundaki ahşap evler, tarihi eser statüsünde olup günümüze ulaşan nadir örneklerdendir. Bu evlerden bazıları 2. Derece Tarihi Eser statüsündeki projelere uygun olarak restore edilmiştir.

Ada Cafe: Atatürk Caddesi üzerinde 2012 yılından beri hizmet veren bu restore edilmiş tarihi yapı, geçmişle günümüz arasında köprü kurmaktadır.

Avram Kalvo Manifatura Dükkânı: Marmara Musevileri’nden Avram Kalvo’nun işlettiği bu dükkân, 2015 yılında Yusuf & İnci Balkan çifti tarafından satın alınarak restore edilmiştir. Günümüzde adanın yegâne seramik atölyesi olarak hizmet vermektedir.

Su Yapıları ve Değirmenler

Adalarda mermer kaideli 5 adet eski çeşme bulunmaktadır. Ayrıca Marmara Adası’nda 12 adet değirmen kalıntısı mevcuttur – altısı su, altısı yel değirmenidir. Bu yapılar, adaların geçmişteki ekonomik yaşamına dair önemli ipuçları sunmaktadır.

Mübadele ve Kültürel Dönüşüm

1922 öncesi dönemde Marmara Adaları, çok kültürlü bir yapıya sahipti. Paşalimanı Adası’nda Poyrazlı, Marmara Kasabası ve Avşa Adası’ndaki Araplar (Yiğitler) köyünde Müslüman Türkler ile Ortodoks Rumlar karma bir nüfus oluşturmuş, adalarda 14 bine yakın Osmanlı tebaası Rum Ortodoks yaşamıştır.

Çok Kültürlü Yaşam

Yaklaşık 100 yıl boyunca üç farklı dini grubun (Müslüman, Ortodoks, Musevi) yaşadığı Marmara Adası’nda hiçbir zaman mahkeme kurulmamış, farklı kültürler barış içinde bir arada yaşamıştır. Bu benzersiz toplumsal harmony, Sevr Antlaşması ve Mondros Mütarekesi’ne kadar sürmüştür.

Zorunlu Göç ve Yeniden Yerleşim

Helen İdealleri’nin Batı Anadolu’yu Türksüzleştirme politikaları sonucunda adalarda anarşi tırmanmış, Türk köylerine sistemli baskınlar düzenlenmiştir. Bu olaylar sonrasında adalardaki Müslüman-Türk nüfus Karabiga’ya göç etmek zorunda kalmıştır.

Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin galibiyeti sonrasında, Bandırma Körfezi’ndeki Yunan Donanması ile birlikte eşkıya çeteleri, yerli Rumlar ve Yunan ordusunun dağınık birlikleri Marmara Adaları’nı ara istasyon olarak kullanarak Trakya sahillerine geçmişlerdir.

Lozan Mübadelesi ve Yeni Nüfus

Lozan Nüfus Mübadelesi kapsamında Girit Adası’nın Hierapetra limanından Rize adlı şilep ile Marmara Adası’na 407 kişilik bir kafile getirilmiştir. Boş kalan yerleşimlere Karadeniz sahil kesimi, Bulgaristan ve Yugoslavya’dan gelen göçmenler yerleştirilmiştir.

Bu yeniden iskân süreci şöyle gelişmiştir:

  • Topağaç Ovası: 1928’de Yunanistan göçmenleri, ardından 1942’ye kadar Bulgaristan ve Yugoslavya göçmenleri
  • Gündoğdu Köyü: 1926’da Abana’dan gelenler, 1930’da Karabiga’dan işçi aileleri
  • Çınarlı Köyü: 1927’de Rize-Çayeli, Trabzon, Ordu ve Giresun’dan aileler
  • Asmalı Köyü: 1928’de Sürmene’den gelenler, ardından Bulgaristan göçmenleri

Yaşayan Tarih

Marmara Adaları’nın tarihi yapıları ve kültürel mirası, sadece geçmişin tanıkları değil, aynı zamanda kültürel çeşitliliğin ve insan dayanıklılığının sembolleridirler. Savaşların, doğal felaketlerin ve zorunlu göçlerin izlerini taşıyan bu yapılar, bugün hala ayakta durarak gelecek nesillere değerli dersler sunmaktadır.

Her taşında farklı bir hikâye barındıran bu adalar, Türkiye’nin kültürel mozaiğinin en renkli parçalarından birini oluşturmaktadır. Korunması ve gelecek nesillere aktarılması gereken bu benzersiz miras, ülkemizin tarihi dokusunun ayrılmaz bir parçasıdır.